CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR'IN TURKCEYE CEVRILMIS YAPITLARI HAKKINDA-OZETLER-ELESTIRILER
Bowstring'in kütüphanesinde duran büyük duvar saatinin meş'um bir hikâyesi vardı ve bu hikâye, şatoyu ziyarete gelen misafirlere anlatılırdı. Bu bir Alman saatiydi; her saat başında kadranın ortasındaki yuvarlak, sarı ve gülümseyen bir yüz resmi döner ve saat garip bir melodi çalardı. Fakat iki sene evvel bir gece, kadranın ortasındaki yüz resmi dönmez ve saat de çalmaz oldu. Bu saatin bozulması, Lord Rayle'in öldüğü zamana tesadüf eder. Eğer orada yaşayanlarla samimi iseniz, kan lekeleri temizlenmiş olmasına rağmen, saatin üzerindeki mermi deliklerini size gösterir ve hikâyeyi anlatırlar...
(Kitabın İçinden)
Antik Şatoda Cinayet
carterdickson / 2008-01-09 11:18:49
Carter Dickson'dan bir kapalı oda cinayeti daha.
Olay antik bir şatoda geçiyor.
Üç cinayet işleniyor.Carter Dickson yine katil kim sorusu ile birlikte özellikle ilk cinayetin NASIL işlendiği sorusuna yöneltiyor okuyucuyu.Muratefendinin değerlendirmesine ben de katılıyorum.Kitapta şatonun krokisi de verilmeliydi.
Bu romanda Carter Dickson,Gaunt isimli bir dedektifi kahramanı olarak anlatmış.
Güzel bir klasik-Altın Çağ Polisiyesi.
BİRAZ KARIŞIK
muratefendi / 2006-11-20 17:18:17
Benim Carr’la ilgili zorlandığım tek tek durum, zaman zaman karmaşık mekanlardaki tasvirlerinin içinden çıkamamak. Aslında basit bir yerleşim planıyla kökten çözülebilecek bu durum,yayıncılar tarafından pek dikkate alınmamış anlaşılan. Aslında o dönem için epey yaygın olan bu uygulama, Carr kitaplarında çoğunlukla uygulanmadığı için tasvirleri içinden çıkılmaz hale sokabiliyor. Örneğin Bowstring Murders’ta, cinayetlerin işlendiği şatoyu insanı gözünde canlandırması öyle zor ki; gizemde anahtar bir rol oynaması yüzünden kitaptan alınacak zevki de baltalıyor. Netteki Carr sitelerinin birinde,arkadaşlar üşenmeyip epey detaylı bir çizim hazırlayıp yayınlıyorlar.maalesef kitabı okuduktan sonra gördüm.
BAHSETTİĞİM PLANI AŞAĞIDAKİ LİNKTEN İNDİREREK YANINIZDA BULUNDURURSANIZ KİTAPTAKİ OLAYLARI DAHA RAHAT TAKİBEDEBİLİRSİNİZ.
http://www.mysterylist.com/carrclub/bowstring.html
25 yaşlarında, güzel, cana yakın bir kız olan Viki, iki sene evvel, "Fan ve Randal„ firmasının müdürü Artur Fan ile evlenmişti.
Viki, kocasının bir canî olduğunu öğrendiği andan itibaren onu sevmediğini anlamıştı. Hiç olmazsa, bu darbeye dayanabilecek kadar sevmediği muhakkaktı. Evde cereyan edenlere vakıf olduğundanberi, kocasına bir yabancı gözüyle bakmağa başlamıştı.
Bu cinayetin işlendiğine hiç şüphesi yoktu. Kendisi, bu korkunç sırrın tamamını bir defada öğrenmiş değildi. Bunlara yavaş yavaş, teker teker vakıf olmuştu. Hakikatler meydana çıktıkça, bu vakadan bir kişinin daha haberdar olduğunu anlamıştı. Bu şahıs ta, oturdukları " Şeltenham „ daki evlerinde, Nisandan beri onlarla beraber oturan kocasının amcası Hubert'ti.
Bir yaz gecesi, Artur Fan, 19 yaşlarında bir kız olan Poli Alen'i öldürmüştü.
(Kitabın Girişi)
Hipnotizma ve Cinayet
carterdickson / 2007-12-31 14:05:50
Bir grup insan, bir insanın hipnotize edilerek, birisini öldürme emrini yerine getirip getiremeyeceğini denemek üzere bir araya gelir.Hipnotize edilen kadın kocasının başka bir kadını öldürdüğünü düşündüğünden ondan nefret etmektedir.Hipnotize edilen kadının eline lastikten yapılmış bir bıçak verilecktir.Fakat katil,orada bulunanlara sezdirmeden lastik hançeri gerçek bir hançerle değiştirir.Ve hipnotize edilen kadın kocasını bu gerçek hançerle öldürür..
Sir Henry Merrivale katili bulmak için işe koyulur.
Hokkabazlıklar.Araştırmalar..
Ve sonunda umulmayan bir katil.
Carter Dickson'un orta derecede bir romanı
Görmek İnanmaktır.
mat salleh / 2006-08-08 14:10:25
Başrolünde Sir Henry Merrivale"in olduğu bir başka kapalı oda-imkansız cinayet bilmecesi.Orijinali 1941 tarihli Seeing is Believing.... Ama açıkcası ben diğer imkansız cinayet romanlarına göre bu romanı biraz daha zayıf buldum. Bir de pek mizah yok gibi bu romanda. Genede bir Carter Dickson bir Carter Dicksondır.
Kapalı Oda Cinayeti -Kim-Nasıl
carterdickson / 2007-10-17 07:55:06
Kitabı biraz önce bitirdim.Diğer Carter Dickson romanları kadar olmasa da kendini okutan bir roman.
Akbaba Dünya Romanlarının 8. olarak 1965 de Gülten Suveren çevirisi olarak çıkmış.
Yazarın Türkçeye çevrilmiş en yeni tarihli(1956 da yazdığı) kitabı.(anlayabildinizmi bilmem)
OLAY
SİSLİ LONDRA SOKAKLARINDA GEÇİYOR.
Üç ortaklı bir avukatlık bürosuna olaylar gelişiyor.Büronun üç ortağından biri Hugh Prentice, diğeri en büyük ortak amcası Charles Grandison Prentice ve üçüncü ortak Hugh'un arkadaşı ve kızkardeşinin nişanlısı James Vaughan.
Birgün akşam üzeri Hugh,nişanlısı Helen ile kendi odasında birlikte ve James Vaughan'da büroda odasında iken garip kılıklı,cüce, fesli bir adam Hugh'un odasına geliyor.Kardeşinin başının belada olduğunu söylüyor.Helen Hugh'u müşterisi ile başbaşa bırakıp çıkıyor.Hugh'un Avukat Patrick Butler'le randevusu olduğundan adama yarım saat büroda beklemesini söylüyor.Ortağı JamesVaughan'a da durumu anlatıp çıkmak isterken kendi odasında adam bıçaklanarak öldürülüyor.Adam öldürüldüğünde büroda üçünden başka kimse yok.İki ortak da birbirinin yanında.Cinayeti kim, nasıl işledi?.
Olaylar bundansonra gelişiyor.
Vasat
parbo / 2007-01-19 16:41:52
J. D. Carr'dan bir kapalı-oda polisiyesinden çok thriller öğelerini barındıran bir kitap. Dr. Fell veya Sir H. Merrivale gibi tanınmış seri kahramanları yok. Cinayetin kim tarafından, nasıl işlenildiğinden çok genç avukat kahramanlarımızın aşk hayatları ön plana çıkarılmış. Klasik bir şekilde kitabın sonunda katili ve cinayetin işleniş şeklini öğreniyoruz ama bu aşamaya gelinceye kadar okuyucuda -en azından bende- heyecan sönmüştür çoktan..
Kapalı oda hileleri üzerine inceleme
exponentia / 2008-01-21 06:01:52
Kitabın çevirisi ve düzenlemesi vs. inanılmaz aceleye getirilmiş. Diyaloglarda kim hangi cümleyi söylüyor; hepsi birbirine karışıyor.
İpucu ve muamma sayısı çooook fazla. Aklımda dahi tutamadım kimi yerlerde, dönüp bir daha okudum. Benim çözümleme becerilerimi aştı; fazla komplike geldi bana. Ayrıca kan izi ile ilgili aklıma yatmayan yerler de oldu kurguda.
Hadley karakterine çok kanım kaynadı. Dr. Fell'den daha çok, bana o keyif verdi.
Fell'in kapalı oda muammaları üzerine incelemesi çok aydınlatıcıydı. Polisiyeye gönül verenler için önemli bir pasaj bu. Ara ara başvuru kitabı gibi kullanılabilir ve açılıp bu kısım okunabilir. Bu arada verdiği örnekler muhtelif polisiyelerden çağrışımlar yapıyor.
Özellikle kapalı oda hilelerinin listesi göz önüne alındığında önemli bir klasik polisiye. Tüm polisiye severlerin okuması gereken bir eser. Yine de kişisel beğeni bakımından, gönlümde çok çok iyi bir yere gelemediğini belirtmeliyim.
karanlık
purple / 2006-08-23 21:09:44
Örgü iyi de bazı tasvirler ve betimlemeler gölge düşürebiliyor romana.
Yedi Kule,Üç tabut
server bedi / 2006-06-27 17:12:48
Yazarın okuduğum ilk kitabı oldu.Konu güzel olmakla beraber anlatımını pek beğenmedim:bilemiyorum belki çevirinin de bunda biraz katkısı var ama bazı yerler oldukça uzun tutulmuş.Kahramanlar hakkında detaylı bilgiler yok.Dr.Fell hakkında yorum yapabilmek için bir iki kitap daha okumak gerek sanırım...
harika
muratefendi / 2005-11-21 11:28:12
Mükemmel bir C.Dickson örneği.. Tür meraklılarına tavsiye edilir. Bnm gibi iflaholmaz bi C.Dickson hayranının sözünü dinleyin,bir yerde denk getirip bulursanız sakın kaçırmayın
Bu arada,sevgili site admini listedeki bazı C.D. kitaplarının eski-püskü de olsa birer kopyalarına ulaşmak istiyorum.. Bana yardımcı olabilirsen minnettar kalırım
Görünmeyen katilin yakalanması için eldeki şu ipuçlarının değerlendirilmesi gerekiyordu:
Mavi bir ibrik
Bir cinayet partisi
Sırma işlemeli bir örtü
Eski bir tabanca
Kıymetsiz on çay fincanı
Kıymetli on çay fincanı
Bir vasiyetname
Üç boş ev
Üç davetiye
Kaybolmuşlar Sokağı Eylül 1931 de yayınlanmış.John Dickson Carr'ın İkinci kitabı.
Dedektifi Henri Bencolin.
Kitap 1964 de Gönül Suveren tarafından Türkçe'ye çevrilip Altın kitapların polisiye romanlarının 7.kitabı olarak yayınlanmış.
Kitabın bazı yerlerine çeviri kokusu sinmiş.Bu da okumayı biraz yavaşlatıyor.
John Dickson Carr'ın kitaplarındaki atmosfer farklıdır.Eski tarihi yerlerde geçer olaylar çoğunlukla.Korku,dehşet duyarsınız kitaplarını okurken.
Kitap Bencolin'in yer aldığı diğer itaplardaki gibi Jeff Marle tarafından anlatılıyor.Jeff'in sevgilisi Sharon Gray'de var Kitapta fakat ufak tefek rollerle görülüyor bu sefer.
Olaylar bu kitapta Paris'te değil Londra'da geçiyor.
http://jdcarr.com/Zoomview/hc_the_lost_gallows.htm de kitabın ingilizcesinin 344 sayfa olduğu belirtilmiş.Türkçe baskısı 214 sayfa.Acaba kitap kısaltılarak mı çevrilmiş.İngilizcesini bulup araştırmalı.
Kitabın konusu:
Olaylar Londra'da geçer.Bencolin ve Jeff Marle,Karanlıkta Ayak Sesleri'nden uyarlanan Gümüş Maske isimli oyunu seyretmek için Londra'ya gelirler.Onları Londra'da Bencolin'in eski arkadaşı,eski emniyet müdür yardımcısı,oğlunu harpte kaybettikten sonra kendine gelemeyen Sir John karşılayarak Cehennem Kulübü denen bir otele götürür.Bu otelde bilinmeyen birisi tarafından sürekli tehdit edilen Nezam el Moulk isimli bir Mısırlı,
esrarengiz bir kadınla tanışan sonra biraz sarhoş olduğu için otelinin yolunu şaşıran,sislerin arasında bir darağacı gölgesi gören Dallings isimli bir adam;
Nezam el Moulk'un sarhoş sekreteri Graffin;
Eski eserler vetarihi cinayetlerle ilgilenen Dr.Pilgrim diye biri;
Nezam el Moulk'un Fransız uşağı Joyet;
Geri zekalı bir cüce olan Teddy de kalmaktadır.
Oyundan çıkıp yürüyerek otele dönmekte olan Bencolin,Sir John ve Jeff marlenin önlerinden içinde boğazı kesilmiş vaziyette şoför mahallinde tek başına oturan Nezam el Moulk'un arabası hızla geçer.Araba durunca içinden Nezam el Moulk'un kaçırıldığı ve şoförünün öldürüldüğü görülür.Nezam el Moulk,Jack Ketch(halk arasında celladın adı) isimli birinden tehdit mektupları ve kukla darağacı ve darağacında sılan kukla insan şeklinde oyuncaklar almaktadır
Karanlıkta Ayak Sesleri-It Walks By Night
Carter Dickson'un yayınlanmış ilk kitabıdır.Carr ilk polisiye hikayelerini 25 yaşlarında yazmaya başlar.
İlk dedektifi Henri Bencolin,Carter Dickson'un kolejdeki okul gazetelerinde (The Haverfordian) yayınlanan hikayelerinde görülür.
Bencolin onun toplam 5 kitabında görülür;
1-Karanlıkta Ayak Sesleri-It Walks By Night(1930)
2-Kayıp Darağacı-The Lost Gallows (1931)
3-Castle Skull (1931)Türkçeye çevrilmedi.
4-Ölümün Gölgesi-The Waxworks Murder (1932)-The Corpse in the Waxworks
5-The Four False Weapons (1937)Türkçeye çevrilmedi. Kitap Dickson'un ilk Kapalı Oda Cinayeti örneğidir.Carr'ın bu kitabında olaylar Paris'te geçer.Bencolin Paris polis şefidir.
Kitabın Türkçe çevirisini Gönül Suveren yapmış olup 1963 yılında Akba yayınlarının 17.kitabı olarak yayınlanmıştır.İngilizce baskısı ile karşılaştırıldığında çevirinin aslına sadık ve tam çeviri olduğu görülmektedir. Karanlıkta Ayak Sesleri,Poe tarzı bir atmosfere sahip,dehşet verici,korkutucu olayları anlatır. Baştan sona kadar şaşırtıcı olaylar birbirini takip eder.Poe'nun "The Cask of Amontillado." Amontillado Fıçısı hikayesindeki olaya benzer bir olayı da kitabına katıyor,Carr.
Romanda anlatıcı, Bencolin'in Amerika'da aynı okulda beraber okuduğu,arkadaşının oğlu,Jeff Marle'dir.Jeff Marle,Bencolin'in yer aldığı diğer kitaplarda da vardır.Zehirli Şaka(Poison İn Jest) kitabının ise kahramanıdır.
Bencolin'in yer aldığı hikayeler:
"The Shadow of the Goat"
"The Fourth Suspect"
"The End of Justice"
"The Murder In Number Four"
Kitabın Özeti:
Meşhur atlet,herkesin hayran olduğu sportmen,müthiş bir ustalıkla ata binen,eskrim yapan,silah kullanan,son derece asil bir aileye mensup,fazla kültürlü olmayan,bir çocuk kadar şirin,neşeli,heyacanlı,sarışın genç Raoul dö Saligny hayatının tehlikede olduğunu söyleyerek Bencolin'e başvurur.Raoul,ilk kocası Alexander Laurent tarafından bıçaklı saldırıya uğrayan,bu yüzden kocasından ayrılmış olan Louise isimli bir kadınla nişanlanmıştır.Alexander Laurent karısına bıçakla saldırdığından bir tımarhaneye kapatılmış,fakat oradan kaçmış,bir estetik cerraha yüzünü değiştirtmiş,sonrada yüz ameliyatını yapan doktoru öldürmüştür.Raoul'u eski karısı ile evlenmemesi için tehdid etmektedir.
Raoul ve karısı Louise evledikleri gün bir kumarhaneye giderler.Burada Raoul kapıları polisler tarafından göz altında tutulan iki kapılı,yerden metrelerce yüksekte bir penceresi olan bilardo odasına girer ve orada başı kesilerek öldürülür.Odaya Raoul'dan başka hiç kimse girmemiş ve çıkmamıştır.Bir kapıyı bizzat Bencolin,Jeff Marle ve Louise gözlemektedir.Katil kimdir? İçeri nasıl girmiş ve cinayet işledikten sonra dışarı nasıl çıkmıştır?
Kitapta iki cinayet daha işlenir.Cinayetin biri bahçede işlenir.Mahzende ise duvarla örülmüş bir yerden bir ceset çıkar.
Gerisini okuyucuya bırakalım.
Karanlıkta Ayak Sesleri kitabından alıntılar
Alıntı:
İçerde bizi bekleyen sahneyi evvela anlayamadım...Vaziyeti ancak saniyeler sonra kavrayabildim..O zaman müthiş bir korkuyla dönerek,sanki körmüşüm gibi kumarhanenin müdürüne çarptım..Midem bulanıyor,gözlerim kararıyordu...
Kare şeklindeki oda bir hayli genişti.Donuk kırmızı renkte,işlenmiş deri kaplı duvarlara eski silah ve kalkanlar asılmıştı.Bunlar ölgün kırmızı ışıkta,bakıra benzeyen,zehirli bir renge bürünmekteydiler.Keskin tarafları ise,ince,parlak çizgiler halinde gözüküyordu.Odanın öbür tarafında,yani tam karşımızda büyük bir divan vardı.Bunun yanında yerleştirilmiş olan oymalı,kakmalı masanın üzerinde kırmızı camdan bir lamba yanıyordu.Bir adam,divanın önündeki kırmızı halının üzerine yuvarlanmıştı.Sanki ileriye doğru fırlayacakmış gibi,ellerini yere dayamış,parmaklarını açmıştı--zaten halının üzerine diz çökmüş bir vaziyette düşmüştü.Fakat--kafası yoktu.Onun yerine,kanlı,güdük boynunu halıya dayamıştı...
Kafa ise--kırmızı halının ortasında,gırtlağının üzerinde duruyordu.Sönük ışıkta,ağzını bir karış açmış,gözlerinin aklarını göstere göstere bize bakıyordu.Soldaki pencereden içeriye süzülen rüzgar,saçlarını ağır ağır karıştırıyor,ona canlı bir hal veriyordu.
Alıntı:
Birdenbire alçak sesle,şikayet eder gibi''Yarabbi'' diye mırıldandı.''Omuzuma koyduğun elin ne kadar soğuk''
Dudaklarının hafif kıpırtısı...Bu sözler kafamda çın çın öttü,ısrarla tekrarlandı,fakat hala onun ne demek istediğini anlıyamıyordum.Sonra ani,dondurucu bir dehşetle ellerimin önümde,birbirine kenetlenmiş olduğunu farkettim.
Ellerim önümde,birbirine kenetlenmişti...Aptal aptal parmaklarıma baktım.
Judas Penceresi
Judas Penceresi,hapishane hücrelerinin kapılarındaki küçük kare şeklinde ve üzerinde kapağı olan delik.
Carter Dickson'un en güzel kitaplarından biri,belki de birincisi.Şimdilerde En sevilen romanlar içinde birinci görünüyor.Altı kişi oy vermiş ve toplam 9 puan almış.
Çeviri Enver Günsel'in ve çok iyi.
Sir Henry Merrivale'nin avukat olarak savunmada görev aldığı,mahkemede geçen müthiş bir polisiye.
Soluk soluğa okunuyor ve gerilim hiç düşmüyor.
Romanların çoğunda H.M ile herzaman birlikte görülen ve onunla bir güzel zıtlık oluşturan Müfettiş Masters bu kitapta yok.Bir iki yerde ondan bahsediliyor.Şimdi burada olsaydı şunları yapardı diye.
Carter Dickson'un birçok kitabında cinayetin nasıl işlendiği,kimin işlediğinden daha çok önemli oluyor.Bu kitapta daha önem kazanmış.