.
 
  ANA SAYFA
  HAYATI
  VIRAN KULE-HE WHO WHİSPERS
  CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR'IN TURKCEYE CEVRILMIS YAPITLARININ LISTESI
  J.D.CARR'IN TURKCE'YE CEVRILMEMIS KITAPLARI
  THE LOCKED ROOM
  JOHN DICKSON CARR’IN ESERLERI VE ESERLERINDEKI DEDEKTIFLER
  ESERLERININ KRONOLOJISI
  DR.FELL UZERINE
  POLISIYE TURLER VE YAZARLARI
  TV'DE POLISIYE GUNLUGU
  Edward Morston'un Follow That Carr-And Step On İt
  Colonel March of Scotland Yard
  KARANLIKTA AYAK SESLERI-IT WALKS BY NIGHT
  POLISIYE TARIHI
  POLISIYE KITAP KATALOGU
  POLISIYE UZERINE KITAPLAR
  CARR ÜZERİNE-İMKANSIZIN SANATI-KİNGSLEY AMİS
  CARR'IN TURKCE'YE CEVRILMIS KITAPLARINDAKI OLAY YERI CIZIMLERI
  DR.FELL'IN KILITLI ODALAR HAKKINDAKI KONUSMASI
  JOHN DICKSON CARR'IN MAKALELERI
  UC TABUT KITABINA AIT CIZIMLER
  Mysteries: Rules of the Genre By Kay House
  JOHN DICKSON CARR ONE HUNDRED YEARS ON by Nicholas Fuller
  THE GRANDEST GAME İN THE WORLD
  CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR'IN TURKCEYE CEVRILMIS YAPITLARI HAKKINDA-OZETLER-ELESTIRILER
  CARTER DICKSON'DAN OYKULER
  JOHN DıCKSON CARR'IN BEGENDIGI HIKAYE VE ROMANLAR
  THE BURNİNG COURT-DOKUZ DÜĞÜMLÜ İP KİTABININ RESİMLİ ROMANI
  CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR UZERINE KITAPLAR
  CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR VE KITAPLARIYLA ILGILI YABANCILARIN GORUSLERI
  CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR VE KITAPLARIYLA ILGİLİ GORUSLER
  OYKULERININ BULUNDUGU KITAPLAR VE OYKULERİNİN LİSTESİ
  KILITLI ODA CINAYETLERINI KONU ALAN KITAPLAR VE YAZARLARI
  SATILIK YA DA DEGISTIRILMEK ISTENEN POLISIYE KITAPLAR
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  ONEMLI LINKLER
  CARTER DICKSON-JOHN DICKSON CARR ILE ILGILI SITE ADRESLERI
  THE SHADOW OF THE GOAT
  CARTER DİCKSON-JOHN DİCKSON CARR'IN FİLME ÇEKİLMİŞ YAPITLARI
  JOHN DICKSON CARR'IN ARTHUR CONAN DOYLE BIYOGRAFISI
  HABERLER
  RESIMLER
  YENI CIKAN POLISIYELER
  CARR'IN TURKCE'YE CEVRILMEMIS KITAPLARINDAKI OLAY YERI CIZIMLERI
  Raymond Chandler, "The Simple Art of Murder"(1950)
  CARR-CHRISTIE ILISKISI
  ÜC TABUT KITABININ GECTIGI YERLER
  JOHN DİCKSON CARR_RAYMOND CHANDLER İLİŞKİSİ
  KARANLIKLARIN KADINI-ENGİN ARDIÇ
  DOKUZ DUĞUMLU IP NASIL YAZILDI?
  İnsanlar Neden Dedektif Romanları Okurlar?
  John Dickson Carr'ın With Cold And Lugar Yazısı
  Polisiye Kitaplar,Konuları ve Eleştiriler
  JOHN DİCKSON CARR İLE İLGİLİ İNTERNET SİTELERİ
DR.FELL'IN KILITLI ODALAR HAKKINDAKI KONUSMASI

KİLİTLİ ODALAR HAKKINDA

Kahve fincanları masadaydı. Şarap şişeleri boşalmış.sigaralar yakılmıştı. Hadley, Pettis, Rampole ve Dr. Fell, kırmızı abajurlu bir lambanın aydınlattığı masanın etrafında oturuyorlardı. Pettis'in otelinin büyük yemek salonu bir hayli loştu. Onlar, herkesden geriye kalmışlardı. Ateşin insana rahatlık verdiği, kar tanelerinin pencerelerin önünde uçuştuğu, bu tembel, tok. kış saatinde içeride sadece bir kaç kişi vardı. Kara kara ışıldayan zırhların ve silahların arasında Dr. Fell, her zamankinden daha ziyade bir derebeyine benziyordu. Kahvesine istihkarla baktı. Galiba fincanı da beraber yutacaktı. Sigarıyla şöyle memnun, rahat bir işaret yaptı. Hafifçe öksürdü.
Dostça bir katiyetle: ‘’Artık konferansa başlayabilirim’’diye gülümsedi. (Sizlere dedektif romanlarında 'sımsıkı kapatılmış' oda diye bahsedilen şeyin umumi mekanizma ve tekamuülünü anlatmak istiyorum.»
Hadley, inledi. <Bunu başka zamana bıraksan. Bu fevkalade yemekten sonra konferans dinleyecek halde değiliz. Üstelik yapılacak işlerimiz de var. Biraz evvel dediğim gibi--»
Dr. Fell'i caydırmak kabil değildi. «Dedektif romanlarında 'sımsıkı kapatılmış' oda diye bahsedilen şeyin umumi mekanizma ve tekamülünü anlatacağım. Öhhö. Bunu öğrenmek istemeyenler, bu kısma geçebilirler. Başlıyalım. Son kırk sene zarfında cinai romanlar okuyarak, kafamı tekamül ettirmeğe çalıştım---»
Pettis, sözünü kesti. «Madem 'imkansız vaziyetler'i tahlil edeceksiniz, cinai romanlar mevzuunu neden açtınız?» Doktor, samimiyetle: «Çünkü,» diye cevap verdi. «Bu da cinai bir roman. Cinai eserleri sevmemizin başlıca sebeplerinden biri de 'imkansız' şeylerden hoşlanmamızdır. A öldürülmüş, B ve C den şüphe ediliyor. Masum görünüşlü D'nin kaatil olması imkansız. Fakat aslında cani o. G, cinayet sırasında başka yerdeymiş. Hatta alfabedeki bütün diğer harfler bu hususta yemin etmişler. G nin bu cinayeti işlemiş olması imansız. Fakat cinayeti işleyen o. Dedektif kumsalda kömür tozu buluyor. Bu kadar basit bir şeyin ehemmiyetli olması imkansız. Fakat sonradan ehemmiyetli olduğu anlaşılacak. kısacası, insan 'imkansız'ın bir olay olarak manasızlaştığı bir noktaya geliyor. Hikayenin sonuna kadar 'mümkün' diye bir şey olamaz! Ondan sonra, kaatilin şüphe edilmeyen bir insan olmasını isterseniz (biz bunakların istediği gibi), ondan sonra o adamın ilk üzerinde durulan şahsınki kadar bariz veya makul sayılmayan sebeplerden dolayı cinayet işlemiş olmasına itiraz edemezsiniz.
Peki, doğrusu hangisidir? Bu işi 'sımsıkı kapalı' oda meselesini ele alarak halledebiliriz. Zira en fazla hücuma uğrayan budur. En çok bunun hakkında, 'imkansız!' diye bağrışılır.Şunu da memnuniyetle belirteyim. Çok kişi bu kilitli oda meselelerinden hoşlanır. Fakat ne yazık ki bunların meraklıları ile sık sık şüpheye kapılırlar. Bunlardan birinin de ben oluğumu itiraf ediyorum. Onun için şimdilik kafa kafaya verip, neler keşfedebileceğimize bakalım. 'Kilitli odalar' izah edildiği zaman niçin tereddüde kapılırız? İnanmadığımızdan değil, Hayal kırıklığına uğradığımızdan. İşte ondan sonra da bunun 'inanılmayacak', 'imkansız' veya 'saçma' olduğunu söyleriz.» Dr. Fell, sigarıyla işaret ederek gürledi. «Yani vaziyet bu gün O'Rourke'un sahne oyunlarını anlatırken söylediklerinden farksız. E? Biz hakiki hayatta olan şeylerle alay ederken, romanlara neler yapmayız? İllüzyorıistin oyununda muvaffak olması hileyi daha da kötü bir hale sokuyor. Bu, bir dedektif romanında olduğu zaman, 'inanılacak gibi değil!' diyoruz. Hakiki hayatta olduğu gibi ve biz de bunu kabul zorunda kaldığımız zaman ise dudak büküyoruz, 'Hayal kırıklığına uğradık!' Bu iki hayal sükütunun sebebi de aynı.
Biz, fazla şeyler bekliyoruz. Zira, netice o kadar sihirli ki, oyunun da sihirle yapılmış olmasını istiyoruz. Ortada sihir olmadığını anlayınca da, 'Saçma!' diye homurdanıyoruz. Halbuki haksızlık bu. Kaatile gelince ... Onun bizi şaşırtacak bir şekilde hareket etmesine kızmamalıyız. Bu hususta sikayete hiç hakkımız yok. Zira aslında mesele şu 'Bu yapılabilir mi?' Bir adam, kilitli bir odadan kaçmış. Ala ... Madem adam bizi eğlendirmek için tabiat kanunlarına aykırı şekilde hareket etmiş; herhalde artık onun normal hareket kaidelerine uymasını da isteyemeyiz. Biri, size başının üzerinde durabileceğini söylüyor. Ona, 'Ama bir şartla... Ayaklarını da yere basacaksın,' diyebilir miyiz? Hüküm verirken bunları hatırlayın. Neticeyi beğenmediğinizi, ilgi çekici bulmadığınızı söyleyebilirsiniz. Zira bu bir zevk meselesidir. Fakat, saçmalamağa, 'Bu imkansız!' veya 'Anormal!' demeğe kalkmayın.»
Hadley, sandalyesinde kımıldandı. «Pekala, pekala. Bu mesele beni alakadar etmiyor ... Fakat. madem konferans vermekte ısrar ediyorsun .. Bunun bizim cinayetlerle alakalı olup olmadığını söyle ... »
- «Tabii var.»
-«O halde neden mevzu olarak 'sımsıkı kapatılmış' odaları seçtin? Sen kendin de Grimand'nun katledilmesinin o kadar mühim olmadığını söyledin.Esas mesele, bir adamın boş bir sokağın ortasında vurulması... »
-«A. o mu?» Dr. Fell, elini öyle müthiş bir istihkarla sallamıştı ki. Hadley ona bakakaldı. «Meselenin o kısmı mı? Çan seslerini duvar duymaz işin içyüzünü de anladım. A. ne ayıp! Nasıl da küfrediyorsun? Ben çok ciddiyim, Hadley. Beni asıl o odadan kaçma meselesi endişelendiriyor. Belki elimize bir ipucu geçer diye kilitli odalarda cinayet işleme usullerini kısımlara ayırarak, kısaca anlatacağım. Bizim cinayetin de bunlardan birine girmesi lazım. Şart bu! Zira' usuller ne kadar değişik görünürse görünsün, aslında prensipler aynıdır. Kapalı odada cinayet işlemenin ancak bir kaç yolu vardır ... Hıh, ha! İşte, kutu gibi bir oda. Dört sağlam duvar. Bir pencere, bir kapı .. , Penceresi ve kapısı kilitli bir odadan kaçma usullerini açıklarken, gizli geçitlerden bahsetmeyeceğim. Bence pek aşağılık bir hile bu. Artık iyi yazarlar da bu oyuna başvurmuyorlar. Gizli geçit denilen adi şeyin cinslerini sayacak değilim. Bir el girecek kadar geniş olan bir pano. Biçağın atıldığı, tavandaki tıkalı delik. Tabi tıkaç belli olmayacak şekilde yerleştirilir. üstelik bu iyice toza da bulanır. Yani odanın yukarısındaki tavan arasının döşemesi sanki orada kimse dolaşmamış gibi tozlu bir hale sokulur. Bu da o adi hilenin adeta küçültülmüş, minyatür haline sokulmuş şeklidir. Açıklık, ister fare deliği kadar olsun, ister ahır kapısı kadar ... Hepsinde de prensip aynıdır ... »
Pettis, gülüyordu. «Pekala ... Devam edin »
 -«Şimdi! Bir: iyice kapatılmış bir odada cinayet işlenmiştir. Fakat kaatil odadan kaçmamıştır. Zira aslında odada kaatil yoktur. İzah edelim:
1- Bu cinayet değil, cinayet gibi gözüken bir kazayla neticelenen bir tesadüfler dizisidir. Oda kilitlenmeden evvel bir hırsızlık, bir kavga, bir yaralanma, kırılıp dökülme olmuştur. Sonradan bu kaatille maktulün döğüştüklerinin sanılmasına sebep olur. Maktul ise kilitli odada ya kazara ölür ya bayılır. Tabii herkes bu vakaların aynı zamanda cereyan ettiğini sanır. Böyle hallerde maktul başına inen bir darbe sonunda ölür. Halbuki aslında zavallı kafasını bir yere çarpmiştır. Bu masanın köşesi veya bir sandalyenin sivri kenarı olabilir. Fakat en beğenileni söminenin önündeki demir parmaklıktır.

2. Vaka bir cinayettir. Fakat kurban kendisini öldürmek zorunda kalmış veya kazaya uğramıştır. Buna 'hayaletli bir oda', telkin veya ekseri dışarıdan verilen gaz sebep olur. Bu gaz veya zehir, kurbanın şuurunu kaybedip, sanki bir kavga olmuş gibi eşyaları alt üst etmesine sebebiyet verir. Adam da biçakla kendi kendisini yaralayarak ölür. Bazı hallerde de avizenin çivisini beynine sokar, kendisini telle asar, hatta kendi kendisini boğar.»
3. Bu bir cinayettir. Bu sefer kurban odaya gizlenmiş bir mekanizma vasıtasiyle öldürülür. Bu mekanizma masum görünüşlü bir eşya parçasının içine saklanır. Kolay kolay da belli olmaz. Çoktan ölmüş olan bir şahsın hazırladığı bir tuzaktan da istifade edilebilir. Ya bu otomatiktir veya modern kaatil makineyi tekrar hazırlar. Bu hususta modern buluşlardan da faydalanılabilinir. Yani yazar yeni bir şeytanlık da icad eder. Mesela, telefon ahizesinirı içine tabancaya benzer bir mekanizma yerleştirilir. Kurban, ahizeyi kaldırır kaldırmaz, kurşun da beynine saptanır. Veya tabancanın tetiğine ip bağlanır. Bunun ucu suya sokulur. Su donunca, tetik de çekilmiş olur. Kurulurken, ateş eden saatler, kulakları sağır edecek şekilde çalan ve gürültüyü kesmek için düğmesine bastığınız zaman içinden bıçak fırlayarak karnınızı yaran çalar saatler de görülmüştür. Yazarlar, saatlere çok meraklıdır zaten. Sonra tavandan sarkan kum torbalarını, koltuğun yüksek arkasından başınıza inen ağırlığı da unutmayın. Vücut. hareketiyle ısınınca öldürücü gaz çıkaran yataklar. iz bırakmayan zehirli iğneler de vardır ... »
Dr. Fell, her noktayı iyice belirtmek ister gibi sigarıyla işaretler yapıyordu. «Anlıyacağınız. iş mekanizmaya geldi mi saha da genişler. Artık bu. daha şumullü olan 'imkansız vaziyet' sınıfına girer. Halbuki kilitli oda meselesi böyle değildir. Hele, kurbanları elektrikle öldürmek için bir sürü usul vardır. Duvara sırayla asılmış olan tabloların önünden geçen tele cereyan verilir. Satranç tahtasına cereyan verilir. Hatta eldivene cereyan verilir. ÇaydanIık da dahil olmak üzere en basit bir eşya kurbanı öldürmeğe kafi gelir. Fakat bunun bizim meseleyle bir alakası yok. Onun icin devam ediyorum.
4. Vaka, aslında intihardır. Fakat buna cinayet süsü verilir. Bir adam, cam gibi sivri bir buz parçasıyla intihar eder.Buz erir ve böylece silah 'ortadan kalkar.' Tabi kapalı odada 'silah bulunmadığı için hadisenin cinayet olduğu sanıIır. Adamın biri, ucuna lastik bağlı bir tabancayla intihar eder. Silahı elinden bırakınca, lastik bunu çeker. Böylece tabanca bacanın içine girmiş olur. Buna benzer hileler, açık havada işlenilen cinayetlerde de kullanılmıştır. Mesela tabancaya bağlı ipin ucuna bir ağırlık asılır. Bu ağırlık silahı çekip, köprüden suya,veya pencereden bir kar yığınına düşmesine sebep olur.
5. Vaka bir cinayettir. Kaatil, maktulü taklid ederek şahitleri aldatır. Böylece, çoktan öldürülmüş olan kurbanın, 'kapısı göz altında bulunan odada sağ salim oturduğu sanılır. Maktulün kılığına girmiş olan veya arkadan ona benzetilen kaatil çabucak içeri dalar. Hızla dönerek, kılığını değiştirir ve bu defa 'kendisi' olarak dışarı çıkar. Şahitler de onun : kapıda diğer adamın yanından geçtiğini sanırlar. Üstelik ondan hiç bir zaman şüphelenmezler. Zira cinayetin çok sonra yani sahte kurban odaya girdikten sonra işlendiğini düşünürler.
. 6. Hadise, bir cinayettir. O sırada dışarıda biri tarafından işlenmiş olmasına rağmen kaatilin içeride olduğu sanılır.
Dr. Fell, bir an durdu. «Bunu, izah için 'Uzak - mesafe' 'veya 'Buz - Cinayeti' diye isimlendireceğim. Zira ekseri bu prensipten istifade edilir. Buzdan bahsettim. Onun için ne 'demek istediğimi her halde anladınız. Kapı kilitlidir. Pencere kaatilin giremiyeceği kadar küçüktür. Buna rağmen maktul içeride bıçaklanmış, üstelik hançer de ortadan kaybolmustur. Halbuki aslında buz, bir kurşun haline sokulup, tabancayla dışarıdan atılmıştır. Bunun kabil olup olmayacağını konuşmıyacağız. Demin esrarlı gazları da incelemedik zatten. Aynı fikirden istifade edilerek kaya tuzundan, hatta donmuş kandan, eriyen kurşunlar yapılmıştır... İşte ben, 'maktul kilitli odadayken dışarıdan öldürülür,' dediğim zaman bunu kasdediyordum. Tabii başka usuller de vardır. Kurban. çardağın kafesleri arasından sokulan, bastonun içine gizlenmiş kılıçla öldürülür Veya o kadar ince bir hançerle vurulur ki, ölmek üzere olduğunu farketmeyerek. başka odaya gider ve orada yere yığılır. Bir bahaneyle aşağıdan tırmanılması imkansız bir pencereden bakmağa zorlanılır.
Fakat yukarıda bekleyen sevgili arkadaşı kafasına koskocaman bir buz kalıbını indiriverir. Adamın kafası kırılır ama silah, eridiği için bulunamaz. Bu sınıfa zehirli yılanlar ve böcekler vasıtasıyla işlenilen cinayetleri de sokabiliriz. Bunlar, üçüncü kısma da girebilirler ya ... Sonra---Neyse, neyse ... Ha. Mevzu dışına çıkmayalım. Şimdi son kısma geldik .
7- Bu, 5 numaranın tamamiyle aksidir. Yani, kurbanın, asıl ölüm saatinden daha evvel can verdiği sanılır. Kurban, ilaç içirildiği için kilitli odada uyumaktadır. Kapıya vurulmasına rağmen uyanamaz. Kaatil, onun öldürülmüş olabileceğinden bahsederek etraftakileri korkutur. Kapıyı kırarak, herkesten önce içeri girer. Kurbanını hançerliyerek veya zavalIının gırtlağını keserek onu öldürür.

Böylece•-•»
Hadley: «Bir dakika!» diye onun sözünü kesti. Arkadaşının dikkatini çekmek için de masaya vuruyordu. Bütün gevezeliği üstünde olan şişman doktor ona dönerek, tatlı tatlı gülümsedi. Hadley, «Pekala, pek güzel,» dedi. «Bütün kilitli oda usullerini 'gözden geçirdin---»
Dr. Fell, gözlerini açarak homurdandı. «Hepsini de mi? Ne münasebet! Usulleri bütün teferruatıyla bile anlatamadım. Benimki basit bir hülasa. Fakat şimdilik bu kadar kafi. Diğer metodlardan da söz açacak, kapı ve pencereleri içeriden kapama usullerini açıklıyacaktım. Hıh. Ha! İşte, beyler, şimdi devam edecek .» 
Pettis, gülerek altın kalemini notlarına vurdu. «Artık şu tahlili bir neticeye bağlasanız. Bir hususta Mr. Hadley'le aynı fikirdeyim. Kapı, baca ve pencerelerle alakalı hileleri anlatmanız iyi olur.»
Dr. Fell'in o dalgın hali kaybolmuş, yine neşesi yerine gelmişti. «Maalesef dedektif romanlarında bacalara pek ehemmiyet vermezler. Yani bir nevi kaçış yolu olarak ... Tabii bunların zaman zaman gizli geçit addedildikleri olmuştur. Bu bakımdan bacalardan daha enteresan bir şey bulunamaz. Arkasında gizli bir oda olan, boş baca. Şöminenin, adeta perde gibi açılan arka kısmı. öne doğru dönen ocak. Hatta, şöminenin altındaki hücre. Sonra bacalardan her türlü şey atılabilir. Bilhassa zehirli şeyler. Fakat bacadan kaçan kaatil pek nadirdir. Zira bu iş hem pek güçtür, hem de pek pis ... Kapılarla pencerelere gelince... Nedense kapılar daha revaçtadır. Onun için şimdi size kapıların sanki içeriden kilitlenmiş gibi durması için başvurulan çarelerden bahsedeceğim.

1. Kilitte olan anahtarla oynanır. Bu eski usuldür. Fakat bu gün bu türlü oyunlar çok iyi bilindiği için kimse ciddi şekilde kullanmıyor. Anahtarın ucu dışarıdan ince kıskaçla tutularak, çevrilir. Grimaud'un odasının kapısını açmak için biz de bu usulden istifade ettik. Bu iş için beş santim uzunluğunda madeni bir çubuk da kullanılır. Bunun ucuna sağlam bir sicim bağlanmıştır. Odadan çıkmadan evvel, çubuk, anahtarın sapındaki deliğe dokulur. Bir nevi manivela vazifesi görecektir bu. Sonra sicim aşağıya sarkıtılarak kapının altından dışarı çıkarılır. Kapı kapatılır. Sicim çekilir cekilmez, ince çubuk da anahtarı döndürür. Böylece kapı kilitlenmiş olur. Sicimi tekrar çekmek suretiyle, çubuk kapının altından dışarı çıkarılıp alınır. Sicim kullanılan bir sürü usul daha vardır.
2. Kilit ve sürgüye dokunmadan, kapı menteşelerinden çıkarılır. Bu iyi bir usuldür. Dolaptaki pastalara göz diken okul çocukları da bu usulü bilirler. Yalnız menteşelerin dışarıda olması şarttır.
3. Sürgüyle oynama. Yine sicim kullanılır. Sicim, toplu iğne ve röpriz iğnesi. Kapının içine sokulmuş olan bir toplu iğnenin yardımıyla sürgü sürülür. Sicim ise anahtar deliğinden çıkarılır. Bu hileyi, çok hürmet ettiğim yazar ..... mükemmel bir şekilde kullanmıştır. Tabii daha basit, fakat o kadar mükemmel olmayan hileler de vardır. Mesela, uzun bir sicimin ucuna 'uydurma bir düğüm' yapılır. Bu düğüm, ip çekilince açılıp, düzeliverir. Düğümlü sicim, sürgünün ucuna sarılır. Sonra kapının altından dışarı çıkarılır, Kapı sıkıca kapatılır. Sicim, sağa veya sola çekilmek suretiyle sürgü itilir.

4. Aşağıya inen bir mandal veya sürgüyle oynama. Bu usulde, ekseri mandalın altına bir cisim dayanılır. Kapı kapandıktan sonra bu çekilir ve tabii mandal da aşağı düşerek, kapanır. En iyisi yine bizim o faydalı buzdan istifade etmektir. Mandalın altına buz parçası sıkıştırılır. Buz erir, mandal düşer. Bazı hallerde, kapının çarpılarak kapanması da mandalın düşmesine kafi gelir.
5. Basit, fakat tesirli bir hile. Kaatil, cinayeti işledikten sonra kapıyı kilitleyerek, anahtarı da yanına alır. Fakat herkes anahtarın içeride, kilitte olduğunu sanmaktadır. Kurbanın öldürüldüğünden bahsederek, ortalığı velveleye veren kaatil, kapının camını kırarak, oradan elini uzatır. Anahtar avucunda gizlidir. Bunu çabucak kilide sokarak, sanki anahtar içerdeymiş gibi çevirir. Bu usul, alelade tahta bir kapının bir kısmını kırmak suretiyle de tatbik edilir.
«Tabii, kapıyı dışarıdan kilitleyip, anahtarı sicim yardımıyla içeri sokmak da kabildir. Daha buna benzer başka usuller de vardır. Fakat gördüğünüz gibi, bunların bizim cınayetlerle hiç bir alakası yok. Kapının içeriden kilitlenmis olduğunu biliyoruz. Bahsettiğim hilelere de başvurulmadı, Zira Mills odasında oturmuş, dikkatle kapıya bakıyordu. O oda sadece teknik manada kilitlenmişti. Göz hapsindeydi orası. Zaten bu yüzden işler de güçleşti.»
Pettis, kaşlarını kaldırdı. «Klişeleşmiş cümleleri tekrarlamaktan hoşlanmam. Fakat---imkansızı çıkarın, geriye kalan ne kadar acaip olursa olsun muhakkak doğrudur,' diyeceğim. Kapıyı bir tarafa bıraktık. Galiba bacaya da aldırmayacaksınız. »
Dr. Fell, homurdandı. «Öyle.»
Hadley, içini çekti. «O halde döndük dolaştık pencereye geldik. Halbuki pencerenin kullanılmarnış olduğunu ısrarla söyledin durdun. Fakat bu heyecan verici konferans sırasında, bizim kaatilin kaçtığı yoldan bahsetmek lüzumunu duymadın bile ... »
Dr. Fell, haykırdı. «Zira pencere içeriden sıkıca kapatılmamıştı. Size, pencerelerle alakalı bir sürü hileden bahsedebilirim. Ama bunlar ancak kapalı pencerelere tatbik edilebilir. Eskilerin sahte çivisi. .. Yenilerin çelik kepengi... Bir pencereyi kırarak, içerideki mandalı çevirirsin. Böylece kilitlenmiş olur bu. Sonra çerçeveye yeni cam takar, iyice de macunlarsın. Herkes bunu eski cam sanır tabii. Pencerenin de içeriden kilitlendiğine inanır

Carter Dickson'un Üç Tabut Kitabından alınmıştır


 
   
Bugün 11 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol